Benchmarking, kelime anlamı bize kötü bir durummuş gibi anımsatsa da savaşmak için yapılan ürünler haricinde çok iyi bir platform. Niçin daha iyi derseniz? Üstteki resimde ki bilgisayar bileşenlerinin zaman içerisinde nasıl geliştiğini göre bilirsiniz. Bu ürünleri sadece bir firma üretmiş olsaydı. Belki de hala toplu Mouse’ları kullanıyor olabilirdik.
Peki Bu Nasıl Gerçekleşti?
Satılan malların, alıcı kitlesine göre oluşturduğu bir pazar var. Pazarda yer almak isteyen diğer satıcıların, aynı ürünü aynı fiyata satarak Pazar payı kapmaları ise düşük bir ihtimal. Kısa vadede başarı getirebilecek bir yöntem. Daha fazla satıcı aynı pazarda yer almak isterse, bu çok daha zor hale geliyor. Satıcı pazar payını ele geçirmek için var olan ürünün daha iyisini yaparsa bu ancak mümkün olabilir. Peki bu ürünü daha iyi olması için ilk yapan firma gibi sıfırdan tasarlayıp tüm artı ve eksi yönlerini tecrübe etmeli; İlk firmanın yaptığı gibi bolca para harcayıp deneyler yapmalıydı. Birde bunun yanı sıra ilk üründen daha iyi olmalıydı.
Peki Bunları Yapacak Kadar Yeterli Zamanı Olacak Mıydı?
Kıyaslama (Benchmarking) uygulaması. Bu yöntem endüstrinin sürekli gelişmesiyle artık bir yönetim biçimine dönüşmüştür. 4 farklı uygulama metodu var. İçsel (%10), Rekabetçi (%20), İşlevsel (%30), Özgün (%45) uygulama metotlarından en etkilisi Özgün kıyaslama yani ilgisiz sanayiden karşılaştırma yapmaktır. Kıyaslama yöntemi firmalar da Ar-Ge bilincini geliştirmiştir. Birçok firma Ar-Ge ‘sinde rakip firmaların ürünlerini bulundurmadığını söylese de sadece Benchmarking için özel departmanları bulunmaktadır. Peki bu bize nasıl bir fayda sağlıyor.
Geliştirilen ürünler birçok araştırmanın sonucunda ortaya çıkar. Her biri üzerinde firmanın tecrübesini de taşır. Satış sonrası ürün ile ilgili geri bildirimler toplandığında dayanımı, kullanışlılığı ve verimliliği hakkında pek çok bilgiye sahip oluruz. Bu ürünleri bir araya getirip A dan Z’ye detaylı bir analiz yapıldığında her bir ürünün avantajlı ve dezavantajlı yönleri ortaya çıkar. Benchmarking ile avantajlı yönler optimum seviyede ayarlanır ve tasarım için ilk şablon çıkmış olur.
Peki Şablon Bize Ne Kazandırır?
Ürünün geçmişten bugüne süregelen hikayesini öğrenmiştik olduk. Tarih skalasında geçirdiği evrimi tecrübe ederiz. Firmaların yaptığı hataları da gözlemleriz. Kıyaslama için sadece başarılı ürünler değil, başarısız ürünler de seçilmelidir. Başarısızlığın sebeplerini de öğrenilerek aynı hataya yeni üründe düşülmemelidir. Farklı Ar-Ge’lerin elinden çıkan projeler, tasarımı bir üst seviyeye taşır. Aslında bunu bir bayrak yarışı gibi de düşünebilirsiniz. Daha iyi daha verimli ürünler çıkarmak rekabetçiliğin temel prensibini oluşturur.
Teknolojinin Sürekli Gelişmesi ve Değişmesi
Zaman içerisinde ürünlerin arz ve talep eğrilerini değiştirir. Hatta bir tasarım bir dönemde çok rağbet görürken, bir süre sonra önemini kaybedebilir. İyi bir yorumcunun elinden çıkan tasarım, önemini kaybeden tasarıma, tekrardan bir rağbet kazandırabilir. Kıyaslama yöntemini daha iyi kavramak için size evde kullanılan süpürgelerin evrim hikayesi kıyaslama için güzel bir örnektir.
Evlerde yaygın olarak kullanılmakta olan ise o dönemlerde çalı Süpürgesiydi. Ev hanımlarının vazgeçemediği, bir o kadar da fazla efor sarf ederek kullandığı bir üründü. Evi ne derece derinlemesine temizlediği tartışma konusu olsa da zemindeki tozları havaya kaldırma özelliğinin oluşu hiç şüphesiz ki tartışılamazdı.
Gırgır Markası
Bir başka zaman diliminde ise, Gırgır markası. Gırgır isminde bir ürünü piyasaya sürerek, İleri geri hareket edebilen ve uçlardaki fırçalar yardımıyla tozu, pisliği toplayabilen ve ortasındaki hazneye doldurabilen bir ürün. Elektrik ihtiyacı yoktu. Çok pratik ve yorucu olmamasının yanı sıra en önemlisi de toz kaldırmıyor oluşuydu. Sonrasında birçok firma farklı türlerini yaptı. Ama hepsi de Gırgır ismiyle anılıyordu. O zamanlarda Gırgır firması bir inovasyon yapmıştı. Peki bu ürünün dezavantajları yok muydu? Haznesi çok küçüktü ve kazayla çevrilirse, tüm topladıklarını döküyordu. Bu küçük dezavantajına çok takılmazsak neticede ürün de mantık çok iyi ve geliştirilmeye çok ta açıktı.
Gırgır’ dan esinlenen bir firma ürünü geliştirip elektrikli süpürgeye çevirdi. Yeni üründe artık büyük bir toz haznesi vardı. Tozları yerden kaldırıyor ve emiş gücüyle tozları torbaya gönderiyordu. Başarılı bir çalışmaydı. Fakat bir sorun vardı. Küçük toz zerrecikleri torbadan dışarıya çıkıyordu. Diğer firmalarda bu ürüne benzer çalışmalar yaptılar. Özellikle farklı kumaşlardan dokunan toz torbalarıyla dışarıya çıkan toz zerreciklerini en aza indirmeye çalıştılar. Diğer bir dezavantajlı noktası gır gır kadar hafif değildi. Yüzeylerde süpürgeyi ileri geri hareket ettirmek çok yorucuydu.
Gelişen Teknoloji
Firmalar eski ürünleri kıyaslayarak yeni bir ürün geliştirdiler. Tekerlekli bir ürün yaptılar. Tüm sistemleri bunun üzerine taşıdılar. Sistem üzerinden çıkan hortum ve boru sayesinde kullanıcıya pratiklik ve hafiflik sağlıyordu. Aslında İlk yapılan süpürgelerin mantığında çalışıyordu. Daha ucuz ve küçük yapıya sahip olmasının yanı sıra toz torbası sistem mekanizması içerisinde yer alıyordu. Toz önce hortumla torba içerisine çekiliyor. Türbinler tozu itmek yerine torbanın etrafından emiş yaparak çekiyordu. Motor önündeki filtreler yardımı ile küçük toz zerrecikleri belirli bir oranda tutulabiliyordu. Fakat kullanıcı tarafından toz torbasının temizlenmesi oldukça zahmetliydi.
Elektrikli Süpürgeler
Çok kısa zaman içerisinde elektrikli süpürgeler için tek kullanımlık torbalar geliştirdiler. Bir tür kağıttan üretilen bu torbalar, hem ucuz hem de temiz bir kullanım sunuyordu. Günümüzde de yaygın olan süpürgelerin bazı sıkıntıları vardı. Zamanla kaçan toz zerrecikleri motorun içerisine doluyor ve motorun verimini düşürüyordu. Hatta bir süre sonra kullanılmaz hale geliyordu. Kaçan tozların büyük bir kısmı da dışarıya çıkmakla kalmıyor, bunula birlikte tozların içerisinde yer alan alerjen hücreler de dışarıya çıkıyordu. Bu durumu önlemek içinde firmalar kimya sanayinde kullanılan HEPA filtreyi geliştirerek, süpürgelerin hava çıkışına monte ettiler. Daha da geliştirilmesi gereken bir tasarımdı.
Piyasada Büyüyen Yarış
Firmalar atağa geçip, toz problemini ortadan kaldırmak için elektrikli süpürgelerde sulu hazne sistemini geliştirdiler. Kısa zamanda birçok firma benzer ürünlerini piyasaya satışa sundu. Çok başarılı bir ürün olan bu su hazneli elektrik süpürgeleri; tozu suda filtre ediyor ve dışarıya hiçbir zerrecik çıkamıyordu. Alerjisi olan insanların özelikle çok tercih ettikleri bir ürün olma özelliğine de sahip oldu. Dezavantajı tarafı sulu hazne içerisinde biriken toz ve pisliklerin yaratmış olduğu kötü koku idi. Temizlik bittikten sonra, su haznesinde toplanılan tüm toz, kırıntı vs. ayrıntılar hemen temizlenmeliydi. Ev kullanıcıları su hazneli tasarımı çok kullanışlı bulmadılar. Bu durum, ürünün satışlarını düşürmeye başlamıştır.
Farklı Tasarımlar
Salyangoz şeklinde tasarlanan toz haznesine sahip bir tasarım geliştirdiler. Merkez kaç kuvvetinin etkisiyle yüzeydeki tozlar, duvarlara çarparak haznenin tabanına çöküyor. Hem makineye çok az toz zerreciği gidiyor, hem de hazne rahatlıkla temizlenebiliyor. Toz torbası masrafını da ortadan kaldırmıştı. Siklon (Cyclone) teknolojisi adı verdikleri bu tasarım, süpürge tarihinde devrim niteliğindeydi. Zaman içerisinde motorun verimini de düşürmüyor. Benchmarking teknolojisi sayesinde daha az enerji ile daha yüksek emiş gücü sağlanabiliyordu.
Siklon teknolojisinin yanında firmalar bir ürünü daha geliştirdi ki; Yıllar önce kullanılan Gırgır mantığını, yeni üretilen süpürge başlıklarında kullandılar. Özellikle hayvan tüylerini temizlemekte başarılı bir ürün olduğunu söyleyebiliriz.
Peki Evi Biz Niye Temizliyoruz?
Teknoloji çok gelişti, süpürgeler evi kendi kendine temizlesin. İstediğim saatte temizliğe başlasın. Cep telefonuma an ve an haber versin. Evimdeki alerjenlerin miktarını ölçümlesin gibi isteklerde kullanıcılar tarafından bir arz olarak oluşmaya başladı.
Şimdiden birçok firma ürünlerini satışa sundu bile. İlk süpürgelerde olduğu gibi bu ürünlerde gelişeme açık ve pahalı. Satışa çıkan ürünlerin ilk alıcıları Ar-Ge’lerin Benchmarking departmanları. Sonuç itibariyle; Rekabet iyidir ve bizi bir adım daha ileriye taşır.